Sonbahar Depresyonu
10/10/2017
Ve sıcak çikolata mevsimi açılır. Kendini bizden esirgeyen güneş, uykuya daldığında mutsuz olacağımızı kim söylemiş. Mevsim, yaprakların rüzgar eşliğinde delice dans ettiği, renklerin coştuğu, ateş başı sohbetlerin keyfe boğulduğu, sonbahar, hoş geldi.
Yapraklarını kaybeden hiçbir ağaç mutsuz değil, rüzgarın esintisiyle geliveren sonbahar, coşan renk cümbüşünü görünce değişimin ne kadar huzurlu olabileceğini düşünüyor. Sahi sonbahar ve depresyon, koca bir yalan değil mi aslında? Sıcaklığın uykuya daldığı bu harika mevsimde yapılacak bir dolu şey varken üzülüp kendine kapanıvermek neden?
Düşünsenize, hava kararmak üzere, serinlik çoktan evlere çökmüş, üşümek kaçınılmaz, ısınmak için ormanda odun toplama zamanı. Adım adım, yaprakların hışırtıları arasında odun bulma yarışındasınız en sevdiklerinizle, ne de olsa birazdan elde sıcacık kahve ile tatlı bir sohbet başlayacak. Uzun uzun kurulan cümleler sonrası, keyf biraz da ateş karşısında film izlemek isteyecek ve saatler artık gece yarısını gösterdiğinde uyku vaktı, sıcacık yataklara doğru yol alınacak, sabahı karşılamak üzere rüyalara dalınacak.
Sonbahar bu, o sıcak telaşlı, bol hareketli enerjisi yüksek günleri unutturup yavaş ve sakin kalmayı öğreten, seni, beni dindiren bir mevsim bu. Akışta kalmayı, fısıltıyla kendinle konuşmayı hatırlatıyor insana. Sessizlik depresyon ise kimisi kalabalıkta da tek başınadır oysa. Bunu, sonbahara yüklemek haksızlık değil mi?
Kulağa seslenen Bach melodileri, sıcak akşamlardan serin gecelere ruhu dindirip akışta kalmaya heveslendiriyor insanı. Bir kitap bu kadar mı huzurla okunur.Kahramanı olmak isteyeceğin kim bilir kaç kitap sona erecek bu mevsimde. Elbet hüzün serpiştireceğiz sabahın güneşsiz uyanılan günlerine, yıldızdan yoksun gecelerine. Kimi yaşlar aktıkça rahatlatacak ruhu kimisi ise taş gibi oturacak kalbe. Düşen her bir yaprak vedalaşamadıkların acısını hatırlatacak belki de ve hayat bu devam edecek.
Sarıp sarmalanacağın kazaklar, dize kadar uzanan botları giyeceğin günler geldi artık! Aman sakın üşüme dedikçe eldivenler parmaklarla buluşacak şapkalar çeşit çeşit usu üşütmemek için yarışa girişecek.
Coşan sen varken birkaç gün öncesinde, şimdi artık uslanma zamanı. Kendinle kalıp, dinme zamanı, mum ışığında o, susturduğun seninle sohbet zamanı. Zaman bu, sonbahar zamanı, depresyondan öte kendine dönme zamanı…
Lora Sucuyan
© Cosmomia 2024